On metreden daha yüksek olan bu arkeolojik alan katmanları, farklı dönemlerden kalma insan yerleşimlerinin kalıntılarıyla birlikte dokuz toprak katmanından oluşur. En eski buluntular Neolitik insanın kulübelerde bulunduğunu doğruluyor.  Yiyecekler, pişmiş toprak çömlekte hazırlanıp servis edilmiş, ayrıca sitede bulunan çok sayıda taş silah ise avlanma ve savunma için kullanılmış.

Diğer toprak katmanlarında, daha sonraki dönemlere tarihlenen eserler ve binalarla, günümüze kalmış kalıntılar, evlerin ahşap ve çamurdan inşa edildiğini, geniş ve kare şeklinde olduğunu ortaya koymaktadır. Vinča kültürünün çeşitli toprak katmanlarını gözlemlerseniz, zamanla inşaat ve mimarinin evrimini fark edeceksiniz.

Sığır yetiştiriciliği ve tahıl ekimi için elverişli koşullar, Vinča'yı Orta ve Güneydoğu Avrupa'daki tüm tarım topluluklarının kültürleri üzerinde derin bir etkiye sahip olmasına, Erken Neolitik'te büyük bir ticari, kültürel ve dini merkeze dönüştürerek toplumun gelişmesine izin verdi.

Bakırın keşfinden sonra Vinča önemini kaybetti ve tarihin başlangıcından beridir hayatta kalan yerinde sadece küçük bir yerleşim kaldı.

Aletler ve silahlar, taş, boynuz ve kemiklerden, mücevherler ise fosilleşmiş kabuklardan yapılmıştır. Saksılar, vazolar ve kurbanlık sunaklar da bulunmuştur, ancak en ilginç buluntular, yerinde bulunan insan şekillerine benzeyen çok sayıda yuvarlatılmış ve yassı heykellerdir.

Vinča'da ortaya çıkarılan çeşitli öğeler, tarih öncesi bir yerleşimdeki insanların günlük yaşamına ve Vinča kültürüne yakından bağlı olan Tuna havzası bölgesinin erken kültürel tarihine bir bakış sağlayacaktır.

Siteyi tek başınıza veya bir rehber eşliğinde gezmeniz insanlık tarihinin bu heyecan verici dönemini anlamanıza yardımcı olacaktır. Ve bu geziyi gerçekten tamamlamak için, Vinča sitesinde bulunan eserleri sergileyen Belgrad'daki Ulusal Müze'yi ziyaret etmeyi unutmayın.