Orta Sırbistan'da, Aranđelovac kasabasının girişinde yer alan Risovača Tepesi’nde, önemli bir arkeolojik ve paleontolojik alan olan Risovača Mağarası yer alır.
20. yüzyılın ortalarında mağarada yapılan incelemelerde, Dördüncü Buzul Çağı’nda bu bölgede yaşayan antik hayvan türlerinin fosilleşmiş kemikleri ve dişleri ortaya çıkarıldı. Mağara ayısı, vahşi atlar ve eşekler, mağara sırtlanları, mağara tilkileri, mağara aslanlar, yünlü gergedanlar ve yünlü mamutlar, bu dönemde büyük iklim değişikliğinden kaçınmak için Avrupa'nın kuzeyinden güneye doğru göç eden ve buraya yerleşmeyi seçen hayvanlardan yalnızca bazılarıydı.
Alanda hiçbir insan kalıntısı bulunmamış olsa da, bulunan taş ve kemiklerden yapılmış aletler, atalarımızın bir zamanlar Risovača Mağarası’nda kaldığına dair bizler kanıt sunmuştur. Taş nacak, taş balta ve keskinin yanı sıra hançer ve hançer gibi kemiklerden yapılmış aletler, o zamanlar avcılığın insanların en önemli uğraşı olduğunu ortaya koyarken, deri ve kürk tabaklama için kullanılan kazıyıcılar ve deri giysiler için yapılmış düğmeye benzer araçlar da mağara adamının günlük yaşamına daha derin bir bakış sağlar.
Soyu tükenmiş hayvan türlerinin kopyaları (mağara ayısı ve mağara aslanı) Risovača Mağarası'nın ana kanalı boyunca sergilenirken, “Risovača Adamı Salonu” paleolitik bir ailenin tüm ayrıntılarıyla sergilendiği yerdir. Ateşin etrafında toplanan bir ailenin gösterimi sizi binlerce yıl geriye taşıyacak...
Tarih öncesi kültürün arkeolojik alanı olarak olağanüstü önemi nedeniyle, Risovača Mağarası yasalarla korunmaktadır. Bugün, mağaranın derin kanalları, medeniyetin başlangıcından günümüze kadar sürekli gelişmesine tanıklık eden Paleolitik Dönem’e adanmış bir tür müzedir.